Teğmenlerin avukatı, tüm suçlamaları yazılı kanıtlarla çürüttüklerini söyledi: Sahte belgeciler yargılanacak mı?

“`html

Teğmenlerin avukatı, terör gazisi Serdar Öztürk, Cumhuriyet gazetesinin sorularını yanıtladı.

– Teğmenlerin savunma süreci nasıl gelişti, neler yaşandı?

Bir yargılama sürecinde dikkat ettiğimiz iki temel unsur vardır: İlk olarak, savunmaların kesilmeden devam edip etmediği; ikinci olarak, talep ettiğimiz delillerin toplanıp toplanmadığı. Yüksek Disiplin Kurulu (YDK) adil ve hukuka uygun bir duruşma gerçekleştirdi. Teğmenler ve avukatlar, savunmalarını kesintisiz bir şekilde sunma fırsatı buldular.

– Karar ne zaman açıklanacak?

Bu hafta Cuma günü veya ilerleyen hafta içerisinde bir sonuç bekliyorum. Ancak YDK’ya bazı taleplerde bulunmuştuk, bunların bir kısmına olumsuz yanıt aldık.

– Hangi talepleriniz reddedildi?

Bize iletilen belgelerdeki bazı isimlerin açığa çıkarılmasını ve belirli belgelerin sağlanmasını istedik. YDK’da, dijital görüntülerin sunulabilmesi için izin talep ettik. Ayrıca, disiplin soruşturmasında yer alan fakat dosyada bulunmayan bazı yazışmaların tarafımıza verilmesini talep ettik. Bu konularla ilgili olarak görevden alınan binbaşımızın tanık olarak dinlenmesini de istedik.

– YDK hangi taleplerinizi geri çevirdi?

İsimlerin açıklanması konusunda YDK kabulde bulunmadı. Belgelerin verilmesi ile ilgili durum ise değerlendirileceğini belirtti. YDK, iki sebeple karar vermeyebilir; birincisi, talep edilen belgeleri verirlerse, bu belgeleri inceleyip ek savunmalar sunabiliriz.

– Hangi belgeler talep edilmiştir?

Disiplin soruşturmasına dair tarihleri ve sayıların belirtildiği ancak dosyada eksik olan birçok belge mevcut. Özellikle, Kara Kuvvetleri Komutanlığı ile EDOK Komutanlığı, EDOK ile Topçu Sınıf Okulu arasındaki yazışmalar incelenmiştir.

– İkinci sebep nedir?

Diğer bir sebep, disiplin soruşturması esnasında tespit ettiğimiz usulsüzlüklerdir. Geriye dönük tutanaklar düzenlendiği iddia edilmekte. Örneğin, 30 Ağustos’ta hazırlanan bir tutanağın o tarihte yazılmış olması mümkün değil, zira Eylül ayında “Bundan haberim yok” diyen subaylar, 10 gün öncesine ait olayları detaylı bir şekilde aktardıkları iddia ediliyor.

– Neden geriye dönük tutanaklar düzenlenmiş olabilir?

Bu tutanakların disiplin soruşturması açıldıktan sonra bir tür kurtarma operasyonuyla düzenlenmiş olduğunu düşünüyoruz. Bu durum, sahte bir belge olma niteliği taşımaktadır. Herhangi bir kurum, sahte belgeler üzerine hüküm kuramaz. Bu suç teşkil eder. Eğer suç duyurusu üzerine ilgililer hakkında bir iddianame hazırlanır ve gerçekler ortaya çıkarsa, YDK’nın vereceği karar eksik ve yanıltıcı olur. Bu nedenle YDK, soruşturmanın sonuçlarını bekleyebilir.

– Teğmenler hangi suçlamalarla karşı karşıya?

Teğmenlere, “Resmi tören sırasında kaldırılan andı okumak için izin istediniz, ancak bu izin verilmedi. Tören bittikten sonra niçin bu andı okudunuz?” yönünde suçlamalar yöneltiliyor. “Kaldırılan” denilen and aslında sadece Milli Savunma Üniversitesi yönergesinden çıkarılmıştır. Teğmenler, resmi tören esnasında bu yemini okumak amacıyla izin talep ettiler. Çünkü kendileri, “Biz askerlik yeminimizi zaten Harp Okulu’na girişte ettik. İkinci kez yemin etmemize gerek yok.” diyerek son derece haklı bir duruş sergilediler.

– Subay Andı neden kaldırıldı?

Disiplin soruşturması ve idari tahkikat raporunda “mevzuattan kaldırılan ant” ifadesi kullanılıyor, ancak bu yanlıştır. Bu ant, hâlâ Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı birliklerde geçerlidir ve uygulanmaktadır. Sadece Milli Savunma Üniversitesi Rektörü tarafından kaldırıldığı bildirilmektedir. Erhan Afyoncu’ya bu durumu sormak gerekir; askerlikte ikilik olmamalıdır ve buradaki durum, sivillerin silahlı kuvvetler içerisine entegre edilmesinin olumsuz sonuçlarını yansıtır.

– Teğmenlerin emirlerine aykırı davranışları var mı?

Teğmenlerin emirlere aykırı bir davranışı söz konusu değil; aksine, onlara verilen emirlere harfiyen uymuşlardır. İç hizmet kanununa uygun olarak yemini tören sırasında gerçekleştirmişlerdir. Törenden sonra edilen yemin, serbest zaman içerisinde olmuştur. 2022’ye kadar Cumhurbaşkanı huzurunda artış gösteren yemin tekrarının yapılmasında hiçbir engel yoktur. Dolayısıyla, emre itaatsizlik veya disiplinsizlik durumu kesinlikle mevcut değildir.

– Teğmenler üzerine MİT raporu bulunduğuna dair iddialar gerçek mi?

Böyle bir rapor yoktur. Cem Küçük, “Cumhurbaşkanlığı MİT’e görev verdi, MİT rapor hazırladı” iddiasında bulundu. Biz de YDK’dan bu raporun var olup olmadığını sorguladık. Eğer böyle bir emir verilmişse, MİT’in rapor hazırlaması gerekmektedir. Olumsuz bir rapor var iddiası olsaydı, mutlaka dinci basında yer alırdı.

ÜÇ TEMEL KONUDA SORGULAMA

– Baskı kim tarafından yapıldı?

Baskının Topçu Okulu Komutanı tarafından yapıldığını düşünüyoruz. Ancak bu kişinin, üst düzey bir komutandan gelen emirle hareket etme ihtimali de söz konusudur. Bu uygulama, askeri ceza kanununa göre suçun teşkil ettiği bir durumdur.

– Bölük komutanının ifadesi alınacak mı?

Suç duyurusunda bulunduk, ifadenin alınması gerekmektedir. Ancak geçici bir görevle yurt dışına gönderildi. Bu durumun, ifadenin alınmasını geciktirmek amacıyla yapıldığını düşünüyoruz. Ayrıca, 30 Ağustos’taki olayla ilişkilendirilen sahte tutanakta imza atan 6 bölük komutanı varken, üçü imza atmamıştır.

Biz, dört aşamalı bir savunma süreci yürüttük. Birincisi, teğmenlerin bireysel savunmaları. İkincisi, soruşturmada yapılan usul ihlalleri ve suç unsurları. Üçüncüsü, iddia edilen disiplinsizlikle ilgili ana savunmalar. Dördüncüsü ise, bu disiplinsizliğin gerçek olup olmadığı üzerine yapılan savunmalar. İdarenin yönelttiği tüm suçlamaları, belgeleriyle birlikte çürüttük. Eğer teğmenlerimize ceza verilecekse, bu durumun hukuki bir temeli olmayacağını değerlendiririz ve kararı siyasi bir baskıyla verilmiş, hukuk dışı bir karar olarak nitelendiririz. Bu süreçte hukuki mücadelemizi sürdüreceğiz.

– Başlangıçta MSB tarafından bir idari tahkikat başlatılmadı, AKP ve MHP’den çekimser kalan açıklamalar, bu meselenin buralara kadar gelmesini neye bağlıyorsunuz?

Arka planda ne olduğu hakkında kesin bir bilgiye sahip değiliz ama, bu süreçte bazı basın organlarının haberlerine dikkat ettik. Ne yazık ki, Ergenekon soruşturmalara döneminde bazı kesimlerin psikolojik harp aygıtı gibi hareket eden yayın organları, benzer bir tutum sergilemektedir.

– MHP lideri Bahçeli ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sert açıklamaları sonrası durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Doğru bilgi vermesi gereken kişi Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Erhan Afyoncu’dur. Cumhurbaşkanının, törenlerin resmi kısmının bilinciyle hareket ettiğini, geleneksel uygulamaları bilmediğini belirtmek istiyoruz. Kılıç Çatma Töreni yıllardır uygulanan tarihi bir ritüeldir. Teğmenler her yıl bu uygulamayı gerçekleştiriyor. Bu geleneklerin, geçmişte de var olduğunu ifade etmekte fayda var. Dolayısıyla, “Kılıçları kime kaldırıyorsunuz?” sorusu çok anlamlı değil. Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu konuda yanlış bilgilendirildiğini düşünüyoruz. Bilgi aktarımının yapılmadığı sonucu, Milli Savunma Üniversitesi Rektörü’nün ihmallerinden kaynaklanıyor.

– O görüntüleri kim ve neden dışarı sızdırdı?

Dışarı sızdıran kişinin kim olduğu konusunda kesin bir bilgiye sahip değiliz. Adli merciler bu durumu araştıracaktır. Ancak elimizdeki veriler ışığında o görüntüleri sadece Harp Okulu kameramanının çektiği açıkça görülmektedir. Bu durum, etkinin nereden geldiği konusunda önemli bir sorudur.

– “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” ifadelerinin durumu nasıl etkilediğini düşünüyorsunuz?

Tören sona erdiğinde, Cumhurbaşkanı ve Erhan Afyoncu tören alanını terketmişken, teğmenler mezuniyet merasimi sırasında “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” ifadelerini duyurmuşlardır. Bu durum, Cumhurbaşkanı’nın dikkatini çekmiş ve konuyu daha da büyütmüştür. Erhan Afyoncu, bu durumda sorumluluğu üstlenmekte ve tüm yatay iletişimi takip edeceğini belirtmiştir.

– Hem terör gazisi hem hukukçu olarak, Atatürk’ün evlatları olmanın hukuksal bir olumsuzluğu var mı?

TEĞMENLERDEN ‘GEREĞİ YAPILMADI’ SİTEMİ

– Ebru Eroğlu Teğmen ile alakalı olarak çok tartışmalı paylaşımlar yapıldı, bu konuda bir gelişme var mı?

Henüz, mensup olduğu kurumun bu konuyla ilgili net bir tutum almasını beklemekteyiz. Ebru Teğmen üzerine yapılan paylaşımlar yukarıda bahsettiğim gibi, bir vatandaşın şikayeti üzerine başlatılan bir soruşturma neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına dair bir karar verilmiştir. Ancak, bu kararın bize ulaşmasının aynı gün içerisinde itiraz ederek kaldırılmasını sağladık. Bu durumu araştıranaya kadar sürecin devamında, Ebru Teğmen, yaşadığı durumla ilgili olarak “Biz Türk ordusunun onurlu subaylarıyız, ancak namusumuza dair hakarete maruz kaldık; ne yazık ki, kurumumuz bu konuda gerekli adımları atmamıştır,” demiştir.

Teğmenlerin avukatı açıklamalarda bulundu

SERDAR ÖZTÜRK KİMDİR?

1968 yılında Tekirdağ’da doğmuştur. İlk ve orta öğrenimini Gaziantep’te, liseyi ise Mersin’de tamamlamış, 1989 yılında piyade teğmen olarak Kara Harp Okulu’ndan mezun olmuştur. 13 Ekim 1994’te Kuzey Irak sınırında, Silopi kırsalında yürütülen bir operasyonda ağır yaralara almış ve iki yıllık tedavi sonrası TSK’dan malulen emekli olmuştur. 1999 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuştur. 2009 yılında Ergenekon davası çerçevesinde tutuklanarak 4 yıl 9 ay cezaevinde kalmıştır. Öztürk, 2001 yılından bu yana Ankara Barosu avukatıdır.

“`

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir