5. Savunma Sanayii Buluşmaları

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, terör ve şiddeti ilkesel olarak reddettiklerini belirterek, “Kimden ne amaçla geliyorsa gelsin kabul edilemez. Türkiye’nin kriz yaşanan coğrafyalarda insan hayatını, barışı ve huzuru öncelikli kılan yaklaşımı her geçen gün daha değerli hale geliyor.” dedi.

İSO ve Türkiye’nin en büyük sanayi kümelenmesi SAHA İstanbul işbirliğinde düzenlenen “Savunma Sanayii Buluşmaları”nın beşincisi, İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ve SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Bayraktar’ın ev sahipliğinde yapıldı.

Bahçıvan, açılıştaki konuşmasında, bu yılki etkinliğin Cumhuriyet’in 100’üncü yılı kutlanırken yapılmasının önemine işaret ederek, giderek gelişen etkinlik çerçevesinde Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türkiye’nin güvenli yarınları için çok kıymetli sonuçlar elde edildiğini söyledi.

Savunma sanayisi geliştikçe yarınlara güvenle bakılacağının altını çizen Bahçıvan, bu tablonun ayrılmaz bir parçası ve İSO-SAHA İstanbul olarak uzun yıllardan bu yana örnek bir işbirliği sergilediklerini dile getirdi.

Bahçıvan, son derece dinamik bir alan olan savunma sanayisinde gelişmelerin giderek çok hızlı ve köklü hale geldiğini belirterek şöyle devam etti:

“Ezberlerin, demode yaklaşım ve tutumların çağın gereği olarak kendisine alan bulamayacağı bu sektörde, yeni fikirler eşliğinde değişime açık olmak hayati bir öneme sahip. Türkiye bu açıdan ciddi bir dönüşüm yaşıyor. Ülkemizin savunma sanayi alanında son yıllarda sergilemekte olduğu başarı grafiği hepimizi gururlandırıyor. İSO olarak inanıyoruz ki sanayimizin diğer kolları, savunma sanayisi ile ne kadar etkileşim ve işbirliği içinde olursa ülkemiz o kadar kazançlı çıkacaktır. Küreselleşen dünya hem insanlığa hem biz sanayicilere çok büyük fırsatlar sunarken, daha önce hayatımızda olmayan birçok tehditle de karşı karşıya bırakıyor. Salgınlar, doğal afetler, iklim krizi, kirlenen ve azalan doğal kaynaklar ciddi tehditler olarak ülkelerin karşısında duruyor.

Yoğunlaşan teknolojik ve jeopolitik rekabetin bu etkileri daha da derinleştirdiğini görüyoruz. Bugün, jeopolitik gerilimler maalesef azalmak yerine artıyor ve kritik hale geliyor. Bu da silahlanmayı beraberinde getiriyor ve savunma sanayisinin önemini artırıyor. Özellikle son zamanlarda Ukrayna’dan sonra Kafkasya’daki kritik durum, Filistin-İsrail bölgesinde yaşanmakta olan savaşla birlikte daha da artan güvenlik riskleri insanlarda endişeler yaratıyor. Terör ve şiddeti ilkesel olarak reddediyoruz. Kimden ne amaçla geliyorsa gelsin kabul edilemez. İnsan hayatından daha önemli ne olabilir ki? İşte bu noktada şunu önemle vurgulamak isterim ki Türkiye’nin kriz yaşanan coğrafyalarda insan hayatını, barışı ve huzuru öncelikli kılan yaklaşımı her geçen gün daha değerli hale geliyor.”

“Küresel hakimiyet mücadelesi giderek tehlikeli bir görünüm sergiliyor”

Bahçıvan, son yıllarda yaşanan gelişmelerin geniş bir perspektiften değerlendirilmesi gerektiğine işaret ederek, “Örneğin Ukrayna’da yaşananların sadece o coğrafyayla sınırlı olduğunu düşünemeyiz. Almanya-Rusya ilişkisinin geleceği, bu gelişmeden olumsuz etkilendi. Hakeza İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik süreci Ukrayna’da savaş başladıktan sonra hız kazandı. Bu iki ülkenin NATO’ya üyeliğini, Baltık Denizi üzerindeki hakimiyet mücadelesinden, Arktik coğrafyasının politik ve stratejik açıdan önemli hale gelmesinden bağımsız düşünürsek büyük hata yapmış oluruz.” ifadesini kullandı.

19. yüzyıldaki gibi oyunun çok büyük olduğu bir durumla karşı karşıya bulunulduğunu dile getiren Bahçıvan, küresel hakimiyet mücadelesinin giderek tehlikeli bir görünüm sergilediğini, aktörleri, coğrafyaları, çatışan çıkarları iyi analiz etmek gerektiğini bildirdi.

Bahçıvan, “Şunu hiç unutmayalım ki uluslararası ilişkilerde sürekli dostluklar olmadığı gibi sürekli düşmanlıklar da yoktur. Bu nedenle ülkemizin menfaatleri her şeyden önde gelmelidir.” dedi.

Küresel ölçekte büyük değişimler yaşanırken, bir yandan da dijitalleşme ve yeşil dönüşümün üretim teknolojilerinde sağladığı gelişmelerin dolu dizgin ilerlediğini belirten Bahçıvan, şunları söyledi:

“Tüm bu eğilimler, önümüzdeki dönemde küresel rekabet koşullarının çok daha sert olacağına işaret ediyor. İşte bu gelişmeler ve güvenlik kaygılarıyla birlikte savunma sanayisi de son dönemde tüm dünyada en kritik alanlardan biri haline gelmiş bulunuyor. Ülkelerin kendi ürettikleri teknolojilerle var olmalarının, güvenliklerini sağlamanın önemini de biraz önce değindiğim güncel olaylar vesilesiyle tekrar tekrar gözlemliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden beri Atatürk’ün ‘Yurtta Barış, Dünyada Barış’ ilkesi doğrultusunda, barışa hep önem verdiği gibi ülkemiz savunmasına ve güvenliğine de büyük önem veriyor. Bu çerçevede, savunma sanayisi alanında AR-GE çalışmaları, yeni model arayışları, yeni işbirlikleri ve yeni nesil tedarik stratejileri ülkemizin de gündemini oluşturuyor. Bu noktada inanıyoruz ki ülkemizde teknoloji odaklı üretim ve yüksek teknolojili ihracatın payının artırılması, sanayimizin inovasyona dayalı büyümeyle sürdürülebilir rekabet gücü elde etmesi kritik öneme sahip. İşte bu açıdan teknolojinin, AR-GE ve inovasyonun beyinsel gücünün desteklenmesi gerekiyor.”

“Milli duygular ve hassasiyetlerin küresel ölçekte artmaya başladığı bir dönemdeyiz”

Bahçıvan, İSO olarak, yaşanmakta olan köklü değişim sürecinde gelişmelere seyirci kalmak yerine, global ve bütüncül bir bakış eşliğinde akıl ve gerçeği buluşturan, riskleri ve fırsatları birlikte gören bir yaklaşım ve tutum sergilediklerini ifade etti.

AR-GE ve teknoloji alanında, küresel alanda gelişmelerin yön verdiği ve katkı sağladığı sektörlerde savunma sanayinin başı çektiğini dile getiren Bahçıvan, şu değerlendirmede bulundu:

“İSO 500 çalışmamızda da öne çıktığı üzere savunma sanayi ortaya koyduğu başarılarla ilham alınması gereken bir odak haline gelmiştir. Bugün Türk savunma sanayisi, yüklenicileri, üniversiteleri, araştırma kurumları, geliştirdiği yerli ve milli teknolojik ürünleri ve ihracatıyla ülkemizin en önemli sektörlerinden biri konumundadır. Bu başarılar savunma sanayisi ile sınırlı kalmamalıdır. Önemle vurgulamak isterim ki bu başarılı noktaya gelmek hiç de kolay olmadı. Bu sürecin arkasında güçlü bir vizyon, takdire şayan zihinsel ve fiziksel emek, alın teri var. Bu ulvi başarıda katkısı olan herkese sanayicilerimiz adına teşekkür ediyorum.

Küresel ekonomik istikrarsızlıkların gündemde olduğu bir dönemde, tüm dünyada üretim ve tedarik zincirinde aksamalar, özellikle yaşanan çip krizi pek çok sektörde önemli kesintileri ve aksaklıkları beraberinde getirdi. Bu çerçevede bu krizi aşmak adına ülkemizde çip üretimine ve elektronik sektörüne yönelik atılan adımları hem savunma sanayisi hem de diğer sektörler için çok kıymetli buluyoruz. Milli duygular ve milli hassasiyetlerin küresel ölçekte artmaya başladığı bir dönemdeyiz. Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılını büyük bir coşkuyla kutluyoruz. Böyle anlamlı bir yılda savunma sanayimizin kaydettiği başarıları görmek hepimiz için mutluluk verici.”

“Sektörde 2023’ün 9 ayında 3,8 milyar dolarlık ihracat gerçekleşmiş durumda”

Bahçıvan, “Bundan 15 yıl önce yüzde 80 dışa bağımlı olan savunma sanayi sektörümüz bugün KOBİ ve yüklenici firmalarımızın, araştırma kuruluşlarımızın, üniversitelerimizin ortak akıl ve vizyonuyla adeta bir ‘ortak üretim seferberliği’ hissiyatıyla çalışmaktadır.” diye konuştu.

2022 itibarıyla savunma sanayisi ve havacılık sektörü cirosunun 12 milyar doları aşmış olması, sektördeki istihdamın her geçen yıl artarak 81 bini aşması gibi gelişmelerin mutluluk verici olduğunu vurgulayan Bahçıvan, şunları kaydetti:

“Diğer yandan, savunma sanayisi sektöründeki ihracatımızın her yıl önemli oranda artmasını da gururla takip etmekteyiz. Sektörde 2023’ün 9 ayında 3,8 milyar dolarlık ihracat gerçekleşmiş durumdadır. İSO 500 listemizde, 2000 yılında savunma sanayi sektöründen 6 firma yer alırken, 2022 yılı çalışmamızda savunma sanayisi ekosisteminde faaliyet gösteren 19 firmamızın yer alması da sektörün başarılı gelişimini ortaya koymaktadır. 2023 yılında 4 savunma sanayi şirketimizin dünyanın ilk 100 firması arasında yer alması bizler için büyük bir gurur kaynağı olmuştur. Son dönemde savunma sanayisinde önemli uluslararası anlaşmaların haberlerini almaktan memnuniyet duyuyoruz.

Geçen hafta Birleşik Arap Emirlikleri’nin en büyük savunma ve havacılık şirketleri grubu EDGE ile SAHA İstanbul arasında imzalanan sözleşmenin, teknoloji geliştirme noktasında büyük bir kaldıraç ve sadece savunma sanayisi sektöründeki ana yükleniciler değil, tüm sanayicilerimiz için çok önemli bir fırsat olacağına inanıyoruz. Hiç unutulmamalıdır ki kritik teknolojileri yerli ve milli olarak geliştirmek, yüksek teknoloji alanlarında rekabetçi ürün ve hizmetler sunmak, özgün ve yenilikçi üretimle küresel değer zincirlerinde ülkemizin payını artırmak, ülkemiz için önemli bir ivmelenme basamağı olacaktır. Ortaya konulan özgün, yerli ve milli projeler hiç kuşkusuz ülke savunmasında büyük rol üstlenmektedir. Kendi motorunu, milli tankını, savaş gemisini, taarruz helikopterini, insansız hava araçlarını, füzesini ve piyade tüfeğini üretmeyi başaran Türkiye hepimizin gururudur.”

“Yerli üretimi ve yerli malı alımını teşvik, Odamızın öncelikli konuları arasındadır”

Bahçıvan, TEKNOFEST Havacılık, Uzay ve Teknoloji festivallerinin her geçen yıl etkinliğinin artmasından ve farklı illerde gerçekleşerek yoğunlaşmaya başlamasından duydukları memnuniyeti dile getirerek, Türkiye’nin teknoloji üreten ve geliştiren bir topluma dönüşmesi konusunda farkındalık oluşturulması, gençlerin bilim ve teknolojiyle buluşması ve öz güven kazanması açısından TEKNOFEST etkinliğini çok önemli ve anlamlı bulduğunu söyledi.

İSO olarak, üyeleri olan nitelikli sanayi firmaları aracılığıyla İstanbul’un önemli bir savunma sanayisi üretim merkezi olması için çalışmalarını her geçen gün daha etkin bir şekilde sürdürdüklerini belirten Bahçıvan, “Savunma sanayisinde geliştirilen teknolojiler sivil sektörlere de tarih boyunca öncü olmuştur. Bu kapsamda savunma sanayisinde elde edilen başarıların tüm alanlarda sanayimize yol göstereceğine, ülkemizin küresel rekabette gücüne güç katacağına inanıyoruz. Bu bağlamda yerli üretimi ve yerli malı alımını teşvik, Odamızın öncelikli konuları arasındadır.” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

x